2 Ocak 2014 Perşembe
cevapsızlar onlar
saçlarımı tarıyorum aynanın karşısında.. Islaklar.. Kurutma makinasını prize takıyorum sonra.. Bir elim saçlarımın arasında telaşlı, diğeri kurutma makinasını kavramış.. Gözlerim, aynadaki aksimi takipte.. Su buhar oldukça saçlarım rengini buluyor... Koyu kahverengi saçlarım.. Sonra bir kez daha fark ediyorum aralara karışmış o kalın beyazları.. Onları her gördüğümde yaptığım gibi umursamamayı beceremiyorum bu sefer.. Sanki bana ait değillermiş gibi hissediyorum. Sonra sonra içimden hayat bir ölme hali diye tekrarladığımı işitiyorum.. Hayat bir ölme hali.. Derken o dört kelimelik cümleden geriye hayat kalıyor.. Son altı ayımı gözden geçiriyorum önce hızlıca.. sonra son Bi kaç yılımı.. Şimdi yine bu ana dönüyorum. Beni ben yapan, şu anki kişi yapan şeyler gözümün önünde beliriyor.. Olgunlaşmak diyorum, çevremizle aramıza koyduğumuz o duvarın üzerine her geçen gün bir tuğla daha eklemek sanırım.. Öyle olmasa korkmazdık bu denli yenilerden.. Sonra hızlıca terk ediyorum bu fikri.. Öyle ya, sonsuz arayışımızın sonu olmaz mıydı az önce kafama doluşanlar.. Ama oradan da uzaklaşıyorum Bi sure sonra.. Yeni günlerim, yeni hayatım, yeni insanlar.. Derken aklıma geliyor bazen kendimi geri çekişim ansızın. İncinmekten neden korkar insan bu kadar? Zaman aslında korkuyu değil de korkusuzluğu öğretmeli değil mi? Bilmiyorum içinden çıkamadım şimdi.. Sanırım uykum geldi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder