Bi süredir yazmayı bıraktım farkındayım.. Aslında yaptığım pek bişey yok ama içimden gelmedi doğrusu.. O yüzden bi süredir başımdan geçenleri kısadan özetliyorum..
Çok sevdiğim keman kurslarıma başladım.. Yeni hocamı çok sevdim. Zaten müzik yapabilen insanlara her zaman büyük hayranlık duymuşumdur.. Son iki haftalık süre zarfında neredeyse sabahtan akşama keman çalışıyorum diyebilirim..
Tüm hayatımı gözden geçirip, sonra da kendime ne istiyorsun ezgi? diye sorunca gerçekten en çok müzikle ilgilenmekten keyif aldığıma karar verdim. Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümüne hazırlanmaya başladım :) Bu konuyla ilgili diğer detayları yine anlatırım..
Bu konuları takip eden günlerde yine bir pansuman yaptırdım.. Her zamanki gibi acılı ve keyifsizdi..Ama o akşam dinlenmek yerine arkadaşlarımla zaman geçirmeyi tercih ettim.. Yaşadığımız her gün hatta her dakika yeni derslerle doludur ya, bende o akşam; aslında ne kadar yalnız olduğumuzu, kendim ve ailem dışında çevremde güvenebileceğim kimse olmadığını anladım.. Ama bu konuyu da detaylandırmak istemiyorum.. Belki başka bi gün yazarım..
Dün de doğum günümdü.. 25. yaşıma veda ettim dün.. Buruk bi veda oldu.. Dün sabah uyandığımda hava çok güzeldi ama içimden hiç birşey yapmak gelmiyordu.. Bana kalsa yataktan çıkmayacaktım.. Ama doğum günümün pazar gününe denk gelmiş olması ailecek birşeyler yapmamız gerekeceği anlamına geliyordu.. Normal şartlarda bu durumu seviyorum ama bazı zamanlarda ( tam da dün sabah hissettiğim kötü duygular gibi ) öyle acayip oluyorum ki, sanki başıma kötü şeyler gelecekmiş gibi hislere boğuluyorum.. O yüzden de yorganımı başıma geçirip olacaklardan kaçma eğilimi gösteriyorum.. Ama her seferinde insanları kırmak istemediğim için 6. hislerimi kulakardı ediyorum..
En son böyle hissettiğimde ( 3 hafta önce ) trafik kazası geçirip sakatlanmıştım. Tam kazadan sonra ağrılarım bitti iyiyim dediğim gün, dün babaannemle yürüyen merdivenlerden uçtuk.. Yukarı yöne çıkan merdivenlere binecektik.. Babaannem zaten hiç bir zaman beceremiyor bu işi... Basamağa uçtan basınca dengesini kaybetti.. Bende onun hemen arkasındayım.. Babaanne düşüyoruz.. Tutun.. Gidiyoruz.. Derkeeeen ağır çekimde arkaya doğru uçtuk.. Şu an bunları yazarken gülme krizine girsem de; o anda babaannemin ayakkabılar fırlamış alaşağı merdivende uzanmış görünce kalbimin sıkıştığını hissettim.. Böyle bildiğin babaanneee diye ağlayacağım, imdadımıza genç bi çocuk yetişti, babannemi kaldırdı.. Sonra ayakkabılarını giydirdik ama derin kederler içinde buldum kendimi.. Tabi o an aşırı adrenalinden sağ işaret parmağımın tırnağının kökünden kalktığını ve elimin kanadığını çok sonra fark ettik.. Ama işin aslını isterseniz elim falan hiç umrumda değildi.. Babaannem düştü ve ben onu tutamadım.. Bu yüzden çok acı çektim çok üzüldüm.. Hala daha gülmek ve ağlamak arasında gelgitler yaşıyorum.. Bu hayatta en değer verdiğim en sevdiğim insanın o olduğunu hissederim çoğu kez.. Keşke çok daha güçlü olsaydım diye düşünmeden edemiyorum..
Neyse sonra babamın yazarkasa alması amacıyla girip merdivenden uçtuğumuz AVM gezisi bitince, arabaya binip Heykel'e doğru yol aldık.. Bizimkilerle bi yemek yedikten sonra onların yanından ayrılıp Deryalarla buluşmaya gittim..
Yaşadığım sıkıntıdan sonra sessiz sakin bir yere gitmek istedim.. Yer seçimi mükemmeldi.. Pastamı kesip dileğimi de diledim.. Sonra eve dönüp ölü gibi yattım..
Bu sabah da erkenden uyandım.. Uyandığımda işaret parmağım şişmiş ve yeşillenmiş haliyle yaprak sarmayı andrıyordu, katlayamıyordum.. Bende kalkıp doktora gittim..72. sıradaydım.. Eve dönmek yerine sahile gitmeyi tercih ettim.. Lodosluydu hava.. Sıcak ama hırçındı rüzgar... Deniz dalgalıydı.. Kulaklığımı çıkarıp dalgalarla martıların sesini dinledim.. Rüzgarın sürüklediği bulutları izledim.. Yanıma gelen bi köpekle simitimi paylaştım.. Ondan sonra gelen kediyi kovaladım..Üşüdüğümü hissedene kadar hafif nemli bankta düşündüm durdum..
Sonra hastaneye geri döndüm.. Yetkililer öğleden sonra gelmemi emir buyurunca bende eve gittim.. Bi saat vardı.. Bende pijamalarımı giyip yatağa süzüldüm.. En tatlı uykularımdan birini uyurken Annemin açtığı telefonla uyandım.. Sinirlendim.. Kalktım hastaneye gittim.. Röntgen, doktor, eczane yaptıktan sonra eve döndüm..
Eve gelince her kendimi buruk ve ağlamaklı hissettiğim günde yaptığım gibi; bir Türkan-Kadir filmi açtım.. DEVLERİN AŞKI.. Neredeyse repliklerin tamamını ezberlediğim bu filmi izlerken yine ağladım.. Yine kederlendim.. Ama sonunda yine sıcacık oldu içim.. Yine sevgiye inandım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder