8 Mayıs 2013 Çarşamba

Damla Sakızı

Selam,

Bu sabah günümü tamamen etkileyen bir rüyayla uyandım.. Çeşme'de çalıştığım zamanlarda Nurcan Abla'nın yaptığı "Damla Sakızlı Kurabiyeler"di gördüklerim... Kocaman bi tepsi öylece önümde duruyordu.. Daha bir tane bile yemeye fırsat bulamadan uyanmıştım.. Öyle kötü hissettim ki; hemen pc'yi açıp Nurcan Ablama mesaj gönderdim.. Çok geçmeden kurabiyenin tarifini gönderdi.. Eşofmanlarımı üzerime geçirip çarşıya çıktım.. Malzemeleri alıp döndüm... Bu benim ilk kurabiye deneyimimdi.. Annemler evde değildi.. Malzemelerin hepsini bir leğene boca edip yoğurmaya başladım.. Bi süre sonra yapış yapış olan hamur çok sinirimi bozdu.. Yoğurmaktan kollarım yoruldu...Hamurun olduğuna kanaat getirince küçük toplar şeklinde tepsiye dizip fırına sürdüm.. Ev damla sakızı koktu.. Kurabiyelerin piştiğini anladım.. Fırından çıkarıp pudra şekeri döktüm her birinin üzerine.. Bir tane yedim.. Güzeldi.. Demek ki güzellerdi.. Ama aklımda yer eden o kurabiyeler gibi değillerdi sanki.. Bilmiyorum.. Bu yüzden bi ikincisini yemek gelmedi içimden.. Geçmişi mi özledim bilmiyorum.. Gözlerimi kapatıp o günleri düşündüğümde ne kadar hayat dolu ve eğlenceli biri olduğumu düşünüyorum.. Ama o zamanlarda da mutlu değildim.. İçimde ( bana öyle geliyor ) doğduğumdan bu yana taşıdığım sıkıntı o zamanda mevcuttu.. Geçenlerde Aziz Nesin'in bir kitabını okumuştum.. Tam olarak böyle yazmamıştı muhtemelen ama; anıların üzerinden zaman geçtikçe tatlılaşan meyveler gibi olduğunu yazmıştı... Hayat çiğ bir meyvedir demek istiyordu galiba.. Her şey ilk anda acıydı.. Sonradan boş vermeyi mi öğreniyorduk.. Bilmiyorum....