Yine bir uyku molasından hepinize selamlar,
En son ne diyorduuuum; hah, büyük kararlar aldım paylaşacağım..
Şimdi aslında benim bu kararın külliyatını size geçmem lazım, kolay değil belki 15 yıllık bir süreci özetleyeceğim.. Bakın kader ağlarını nasıl da örmüş :)
02 Aralık 1987; hayata merhaba ile, kulağıma fısıldanır EZGİ ismi,
Takip eden yıllarda sesimin yanıklığı fark edilir, aile meclislerinde düğünlerde falan durmadan istekler gelmeye başlar.. Kıramam sahnelerde boy göstermeye başlarım..O dönemler türkücüyüm..
( Dikkat : Yüksek dozda abartı içermektedir. )
Sonraki yıllarda okula başlayınca müzik derslerinde, yıl sonu gösterilerinde olmazsa olmazlardan biriyim
( Dikkat : Yüksek dozda abartı içermektedir. )
Yııılll 1997 bilemedin 1998; bi doğum günümde babam elime üçgen bi plastik parçası sıkıştırır ( Sonradan öğrendimki PENA'ymış o üçgen plastik); hayatımda ilk kez görmüşüm, derim "bu ne", babamda "param bun yetti kızım" der, benim de o an babamın durumu içime dokunur ( hep içli bi çocuktum, zırlak da denebilir ) tam gözlerim dolup çenem titremeye başlayınca annem içerden koooskocaman bi kutu getirir.. Meğer beni yemişler.. Çok severdi keratalar duygularımla oynamayı :D Neyse böylece ilk gitarıma sahip olmuş oldum..
Gitarı aldık almasına ama sonrasına sürekli bir kursa devam etmem mümkün olamadı, dershane, okul, oyun derken elimde kendi kendime oyalandığım bir uğraş haline geldi..
Ancak ilerleyen zamanlarda genişleyen arkadaş çevresiyle birlikte, müzisyen arkadaşlarımla yeniden bir gitar sevdası aldı yürüdü..
Sonrasında karşıma çıkan üniversite sınavları hepten belimi büktü.. Oldum olası tembel bir çocuktum, ders çalışmayı sevmez, nerde haylazlık var onun peşinde koşardım.. Müziğe olan ilgim herkes tarafından bilinse de nedense o dönemler müzisyenliği ailemizde ve çevremizde hiç birimiz meslek olarak göremedik..
İlk üniversite sınavımın sonucu berbattı.. Buna rağmen babam beni cezalandırmak yerine yüreklendirmek için bir elektro gitar almıştı ( Canım babam :) )
Üst üste girdiğim 2 üniversite sınavından da vasat sonuçlar alınca 2 yıllıklar arasında bilmem neden Turizm ve Otelcilik İşletmeciliği Bölümü'nü tercih ettim.. Bi de o dönemdeki erkek arkadaşımın okuduğu okul denk geldi 16. tercihimken.. Tabi baskıcı tutumları nedeniyle okulda da müzikle uğraşmam pek mümkün olamadı..
Derken okul bitti ve Çeşme'de bir otelde çalışmaya başladım.. Gittiğim her yere gitarımı da götürüyordum, orada yine haşır neşir olmaya başladım kendisiyle..
Sonra 2008 yılında abim Amerika'ya gitmeden kısa bir süre önce bir anneler gününde Anneme KEMAN alma kararı verdik.. Şimdi bunu söylediğimde herkes "Annen Keman çalabiliyor mu?" diyor.. HAYIR annem eline bir kez olsun keman almadı.. Sadece biz onun kendiliğinden keman çalmaya başlayıp bi virtüöz olacağını hayat ettik.. Olmadı.. Artık evimizde kimsenin kullanmayı bilmediği bir keman vardı..
Bu esnada mesleğime yeni atılmıştım, işimi çok seviyordum ama başımda bir bela vardı.. Beni hayattan soğutan müdürüm.. ( Bu kısımlarda isim vermekten kaçınıyorum ) Sonunda daha fazla orada kalmak istemediğime karar verince işi bırakıp eve döndüm.. Bu durumlar benim mesleğe karşı ilk soğumamın temellerini attı..
Sonrasında Bursa'da girdiğim ilk otelde ise Gemlik- Bursa arası yol yapmanın dışında hayatım boyunca denk gelebileceğim ennn aşşağılık insanların çalıştığını anlamam çok zamanımı almadı.. Mesleği bırak hayattan soğuyordum.. Gelen gideni aratır derler ya, Çeşmedeki sıkıntılar buranın yanında devede kulak kalıyor..Ancak yine de 3 yıla yakın bir sabır sürem olduktan sonra daha fazla dayanamadım ve bir diğer otele geçme kararı vererek o iğrenç yerden kurtuldum...
( Ancak içinde birkaç kişi var ki benim için çok değerlidir.. )
Sanıyordum :) Bu girdiğim otelde ise işe gidip gelebilmek için günde toplam 6 vesait kullanıyor birde neredeyse topundan tiksindiğim insanlarla çalışıyordum
( Ancak içinde birkaç kişi var ki benim için çok değerlidir.. ) Takip eden günlerde ekibe birde Satış Pazarlama Direktörü eklendi.. Kadın deyim yerindeyse işler güçler derken kafayı sıyırmıştı.. Bir türlü kurulamayan ekip ve patronun ucu bucağı gelmez istekleri.. Resmen dehşete düşmüşüm.. Yıllardır hayal ettiğim idealim, kanlı-canlı karşımda duruyordu ve ben bu manzaraya bakmaktan bile rahatsızdım..
8 yılımı verdiğim Turizm tamamen yanlış bir seçimdi.. Ama artık geri dönüş ihtimalim yoktu.. Kimseye anlatamazdım bunca yıldan sonra hayallerimin peşinden koşma isteğimi.. O kadar para kazanıyorken deli derlerdi.. Ama daha fazla da devam edemeyeceğimi hissediyordum..
Derken vucudum teklemeye başladı.. Pilim bitmişti.. Mart ve Nisan aylarında hiç birşey yapmaya gücüm kalmadığını hissetmeye başladım.. Aniden tansiyon değişiklikleri, son derece ciddi bir dalgınlık, asabiyet ve halsizlik.. Öleceğimi hissediyordum.. Sonra hastaneye gittim yapılan onca tetkikten sonra hiç birşey bulunamayınca durumumun psikolojik olduğu yönünde bir karara vardılar..
Bu durum karşısında 2 seçeneğim vardı önümde: 1. si henüz 6 aydır çalışmakta olduğum son otelden ayrılıp hayatımın yönünü değiştirmek, 2.si yaşanan herşeye kulak tıkayıp yüksek sezona kendimi hazırlamak.. Ben ilk seçeneği tercih ettim ve otelden ayrıldım..
Oluşan boş zaman diliminde de tekrar doktora gittim.. Kafamda tümör tespit edildi.. Hayatım kökten değişmişti.. Geçirdiğim 2 ameliyattan sonra hastalığa da veda etmiştim.. ( Bu süreçte işten ayrılıp İzmir'e taşınma ve hastalığımı orada öğrenme durumu oluşmuştu )
Artık işim yoktu, hastalık yoktu.. Hayat "bu durumdan nasıl kurtulurum, nasıl destek alabilirim çevremden" diye kendi kendime yakınırken bu dileğimi altın tepside önüme sunmuştu.. Kanseri atlatmıştm.. Bu benim 2. hayatımdı ve daha önce yaptığım hataları tekrarlayamazdım..
Zaten sonrası çorap söküğü gibi geldi.. Aralarda da bahsettiğim gibi hep müzikle uğraşmak istemiş ama bi türlü fırsat bulamamıştım..
Müzisyen olmaya karar vermiştim..
Bu kararı takip eden günlerde elime ilk aldığım enstrüman Elektro Gitar oldu.. İşin güzel yanı Selim Işık denen tapılası adamın bundan 3 yıl önce toplamda 100 videoluk elektro gitar derslerini internete ücretsiz koymuş olmasıydı.. Hem hastalık sonrasında evden çıkmadan geçirmem gereken sürecimi sıkılmadan atlatabilecektim.. Hemde ücretsiz ve çok detaylı bir ders alacaktım.. Kararlıydım ve günde 8 saate yakın gitar çalışıyordum..
Derken komşumuzun oğlu Caner'in çok sık gittiği ama benim varlığından haberdar bile olmadığım "Sanat Evi Kafe" gitme kararı verdik.. O gün kafenin sahibi Hüseyin Amcayla tanıştık ve kısa sürede kaynaştık.. Ortak bir yönümüz vardı, müzik.. Takip eden günlerde bir akşam da gitarımı alıp çıktık yukarı..
İlk keman hocam Mehmet Taşpınar'la tanışma sürecim de böyle gelişti.. O akşamdan sonra Mehmet Hocayla tanıştırıldım.. Ben gitara yönelmiştim ki bi anda aklıma fakülteyi sokuverdi.. Ancak yaşımın geçtiğini düşündüğüm için bu ihtimal bana çook uzaktı.. Yine de gitarı hemen hemen çalabildiğimi keman veya piyano öğrenmem gerektiğini üstüne basa basa vurguladı..
Yıllar önce absürd bi şekilde anneme aldığımız kemanın artık neden eve girdiğini anlamıştım.. O benim içindi..
Keman derslerine başladım..
Derken eski sevgilimle barıştık ve benim yine kafam karıştı.. Müziği herşeyi bi kenara itip İstanbul'a taşınma kararı aldım.. Keman derslerini bıraktım ve iş aramaya başladım.. Kadınlar sevince gözü kara olur..
Bu süreçte nasıl büyük bir hata yaptığımı farketmem için yıllardır görüşmediğimiz Songül devreye girmişti.. O benim görmeyen gözüm, duymayan kulağım oldu.. Bu büyük hatayı farkedip kendimi geri çektiğim dönemde sonunda keman derslerini bırakmış ve ingilizce dersi alırken buldum kendimi..
Ama mutsuzdum.. Öğrenmek istediğim ingilizce değildi.. Ama artık vazgeçemezdim çünkü artık bu yaptığım maymun iştahlılığa girerdi ve ailem de benden desteğini çekerdi..
Tam bugünlerde yine uzun zamandır görüşmediğim Barıştan bir telefon aldım.. Telefonda konuşurken kendisi de müzisyen olduğu için keman dersi aldığımdan bahsettim. O da kendi müzisyen arkadaşı Serdar'ı önerdi..
Böylece haftada bir gün kendi cep harçlıklarımı toplayarak yeniden keman derslerine başlamış oldum..
Keman derslerimden sonra Fakültenin çok da uzak bir ihtimal olmadığını fark etmeye başladım...
Yine fakülte hayali kurarken tekrar Barış devreye girdi ve okul öncesi hazırlığı için bir müzik okulunu önerdi.. Görüşmelerimi yaptım ve kesin kararımı aldım..
Yaşanan bunca olay sonunda beni bu noktaya getirdi..
Yani birşeyi çok isterseniz eninde sonunda gelip sizi yine bulur :)
Neyse çok zaman harcadım, ders çalışmam lazım :)