24 Nisan 2015 Cuma

Bismillah

Saat 05:20...

Ezanın başlamasına birkaç saniye varken o sesi duydum... İlahi bir sesti.. Sanırım ney çalıyordu... Ezan başladı ama o ses de devam etti. Sarıp sarmaladı ezanı... Sonra diğer sesler de arkasından geldi.. Diğer caminin  hocası da başladı.. Dışarıdan uyum değil kaos sesleri duyuyorum şimdi.. Birbirinden bağımsız ezan sesleri, köpek havlamalarına karışıyor...

05:26...

Başım çatlamak üzere. Boğazım acıyor... Gözlerim bulanık görüyor..

05:27...

Sesler kesildi. Yalnızca bir hoca kaldı.. Ne söylediği belli değil. Çok uzaktan belli belirsiz gelen garabet bir ses duyuluyor yalnızca...

05:29...

Günlerdir uyuyamıyorum. Yirmi dakika önce boğulma korkusuyla yataktan doğrulup, hemen ayak ucumda oturarak dakikalarca kustum ve kustum... Gözlerimden akan yaşlar ağzımdan dökülenlere eşlik etti... Yerlerin ahşap parke olmasına sevinebildim yine de o esnada... Bu düşünce jet hızıyla geçti aklımdan ve sonra da tüm o işkencenin sonlanacağını ümit ederek, dışarı çıkmaya niyetli ne varsa akıp gitmesine izin verdim sabırla...

05:34...

Paranoyak kişiliğim durumu akılcı bir şekilde değerlendirmeme imkan tanımıyor. Hani şu hep izlediğimiz klişe filmlerde dünyayı tehdit eden hastalık yayılır da filmin ilk dakikalarında hastalığa yakalanıp telef olan insan güruhu vardır ya... İşte ben de onlardan biriyim sanırım.  Halbuki en az başrol oyuncuları kadar mücadeleci ve hayat dolu olabilirdim.... Kim belirliyor ki zaten bu rolleri? Ben neden kahraman olamıyorum?

05:50...

Ulan sahiden kimyasal bi saldırıya kurban gittiysek! Ya gökyüzünden bi gaz, bi toz serptilerse üzerimize de, o illet neyse gelip yapıştıysa benim ciğerlerime, boğazıma... Böyle öksüre, kusa iğrenç bi şekilde gebereceksem ya... Bi mezarım bile olamayacaksa.. Topluca bir çukura itiverileceksem...  Evet.. Bu şekilde dile getirilince bir garip oluyor insan... Esir kamplarındaki o insanlar geldi aklıma birden.. Garip bi dünyada yaşıyoruz dostlar...

05:54...

Haince canı alınmış tüm insanlara üzülüyorum şu saniyelerde... Hatta o kadar üzülüyorum ki, paranoyayı bir kenara bırakıp bunları düşündüğüm için biraz utanıyorum...



05:58...

Çok uykusuzum.

...................................................................................................


Gün ağardı..

Köpekler havlıyor.

Kulaklarım uğulduyor.


06:00...

Eğer benim gibi başkaları da varsa ve bu yazıyı okudularsa bana ozcan.ezgi@gmail.com adresinden ulaşsınlar. Tabi o zamana kadar hayatta kalmayı başarabilirsem.


06:01...

Şimdi uyumalıyım.

1 yorum:

  1. Bi ağacın altına geç. Alabildiğin kadar derin nesefesler al. Oksijen etkisini göstersin diye bekleme, yavaş yavaş olur o, sonrra gök yüzüne bak. Kendine bi bulut seç ve onu izle. Ona şekil biçicem diye uğraşma bırak o sana söylesin neye benzediğini. Sonra eve dön ve 1 buçuk saat uyu. Gör bak gözlerin dudaklarından ayrı olarak tebessüm edecek...

    YanıtlaSil