19 Nisan 2015 Pazar

Ekmek ve Laleler ( Pane e Tulipani )

Merhaba yavrular.

Hastalıkları fırsata çevirmek konusunda uzman olan biricik dostunuz, yani ben, bir evreyi daha oldukça güzel şekilde geçirmeyi başardığımı gururla beyan etmek isterim.

Bu yazı, iki gündür evden hatta yataktan çıkmadan neredeyse aralıksız izlediğim muhteşem filmlerden bir tanesiyle alakalı.



Pane a Tulipani.

Annelik, dostlar, kadının silgisi gibi değil mi?

Mesela, kadınlığını siliyor önce.

Sonra kocasının çapkınlıklarını...

Yorgunluğunu, bıkkınlığını...

Unutulmuşluğunu...

Gönüllü kölelik işte bildiğin.

Bir insanın kendine yaklaşımı, çevresinin de ona bakışını etkiliyor zamanla... Aslında işine de geliyor herkesin böylesi... Temizliğini, yemeğini yapan, hastalandığında başında sabahlayan, kendi ihtiyaçlarından ödün verip ailesinin bir eksiğini tamamlamaya çalışan birinin varlığı...

Zamanla silmeyi o kadar abartıyorlar ki, görünmez oluyorlar işte...

Bu filmi izlediğimde annemi düşündüm ben. O harika kadını...

Sanırım, henüz çok geç değilken, henüz dizlerine sarılıp özür dileyebileceğimiz, ne kadar kıymetli ve özel olduğunu hissettirebileceğimiz annelerimiz hayattayken, bir şeyler yapmak gerekiyor.

Anneciğim benim, dünyalar güzeli, müthiş zeki, sağduyulu, düşünceli, becerikli, muhteşem kadın...

Seni ne çok seviyorum, ne çok... Bir bilsen....

2 yorum:

  1. Boşuna denmemiş cennet anaların ayaklarının altında diye, vurdukları yerde gül biter diye :) vakit varken değil her vakit onlara teşekkür etmeli ve şükretmeliyiz; her zaman yanıbaşımızda oldukları için.

    YanıtlaSil