25 Temmuz 2013 Perşembe

Paranoya

Geçen gün Gemlik'ten Bursa'ya gitmek için otobüse bindim. Oturur oturmaz da Uykusuz'un yeni sayısını okumaya başladım. Çok geçmeden bir adamın tavana bi kağıt parçası sıkıştırdığını fark ettim.. Tavandaki klimanın kenarına dikkatlice bakınca; bunun el boyutunda dua yazılı bir kağıt olduğunu anladım. Önce şokla kağıda sonra da adama baktım. Hiçbir şey olmamış gibi gidip biraz ileride durdu.. O andan itibaren tüm ilgimi kazanmayı başarmıştı. Ayağında kundurası, çizgili kumaş pantolonu ve onun üzerine giydiği beyaz daracık atleti ile oldukça aykırı duruyordu.. Daha da detaya inince ensesine kadar uzanan saçlarını, son derece kaslı vücudunu ve kolundaki sembolü fark ettim... Bu tükenmez kalemle çizilmiş daire içine alınmış bir yıldız işaretiydi... Dur bakayım... O, o işaret "Kürdistan Bayrağı üzerindeki yıldız" değil miydi??? Tabi canım hani şu yuvarlak içindeki yıldız.. İşte o saniyeden sonra beynim deli dehşet komplo teorileri üretmeye başladı. Artık gözümü bile kırpmadan iyiden iyiye süzüyordum kendisini.. Elini nedensiz cebine atıp durması iyice kıllandırmıştı beni. Sanırım birazdan havaya uçacaktık. Acaba bombayı otobüsün bi yerine mi monte etmişti.. Çünkü üzerinde bomba olması mümkün değildi.. Diyorum ya işte daracıktı üzerine giydikleri... Acaba bir an önce kaçııın bomba var diye bağırıp herkesi indirse miydim otobüsten.. Ama o zaman da hemen ateşleyebilirdi bombanın fitilini.. Belki de sadece kendim sessizce otobüsten inip bu cinayete ortak olmalıydım.. Ama yoo.. Bunu da yapamazdım.. Belki, belki de kaderime razı olmalıydım.. Demek bunun için bu yaşa kadar gelmiştim.. Hemen kabullendim kaderimi.. O andan itibaren otobüsteki kişilere daha dikkatli bakmaya başladım. Kader ortağımdı onlar.. Hiç biri farkında değildi başına geleceklerden.. Yazık.. Halbuki benim son bir veda için biraz da olsa vaktim vardı.. Sonra baktım, ne çok genç vardı.. Bir kaç da yaşlı.. Herhalde yaşlıların çoğu yatağında uyurken ölmeyi geçirmişti içinden.. Neyse.. Bunları daha fazla düşünmemeliydim. Bugün son günümdü... Oooofff dedim sonra.. Sesli demiş olacağım ki birkaç bakışın bana yöneldiğini fark ettim.. Fena canım sıkıldı..  Son anımda aklımdan geçenlere bak dedim kendi kendime.. Çok keyifsiz olacak.. Acaba hemen ölür müyüm? Ya canım çok acırsa!! Belki de Yeşil Yol filmindeki fareli adam gibi hemen şoka girer ve hiçbir şey hissetmem. Hayır seyahat halindeki bir otobüste de eğlenceli ne yapılabilir ki? Diye aklımdan geçirirken, canlı bomba duracak düğmesine bastı.. Ne yani kendisi de bizimle gelmeyecek mi? Bizi öldürdükten sonra mutlu mesut yaşamaya devam edecek öyle mi? Derken otobüs durdu. O indi.. İndikten sonra sağa sola baktı.. Elini cebine atıp eski model telefonunu çıkardı.. O an hayıııııııırrr diye bağırdığım geldi gözümün önüne.. Ama bağırmadım. Sonuçta bu tamamen benim hayal dünyamın ürünü de olabilirdi. Yola devam ettik.. Artık o yoktu.. Çevredekilere baktım.. Her şey normaldi.. Bir tehlikeyi de böylece atlatmıştık işte.. Sanırım her şeyi gördüğümü ve planı deşifre ettiğimi anlamış ve saldırıyı durdurmak zorunda kalmıştı... Bir otobüs dolusu insanın hayatını kurtarmıştım. Son olarak tavana sıkıştırılmış kağıt parçasına baktım.. Sonra camdan dışarı.. Artık yola devam edebilirdim.

**Son**

1 yorum: