17 Ocak 2013 Perşembe

Senfonik Saatler

Selam..

Bugün enteresan bi gündü.. Daha sabahın ilk saatlerinde Bursa'ya gitmek için evden çıktığımda ısıtan güneş ve sağanak yağmurla karşılaştım.. Yağmur damlalarının nereden geldiği belli değildi.. Gökyüzü açıktı... Enteresan bi gündü işte..

Üzerime taşıyamayacağım kadar yük almıştım.. Keman, dolu bir çanta.. Üstelik tam gün de dışarıda olacaktım..

Müzik teorisi derslerinden sonra, 2 saat kadar keman çalışmıştım Armoni'de.. Sonrasında arkadaşım Uygar'la buluştuk.. Akşam Senfoni Konserine gidecektik.. Biraz da erken buluşup zaman geçirelim istedik.. Uzun zamandır görüşemiyorduk..

Zafer Plaza'da bişeyler atıştırdıktan sonra ona giyecek bişeyler aldık.. Sonra da Kafe Keyf'te kahvelerimizi içtik.. Bu arada Kafe Keyf'in ortaklarından Onur da arkadaşlarıyla kendi odasında müzik yapıyordu..  Benim mızıkaya merak salmamın sebebidir kendisi.. Hayran kaldığım bi müzik kabiliyetine sahip ve son dinlediğimden bu yana mızıkasını oldukça ilerletmişti.. Bende yine ondan özendim, mızıkamı kutusundan çıkardım hafiften üflüyorum şimdi arada :)

Konser saatinin yaklaşmasıyla birlikte akşam yemeğimizi yemek üzere Kent Meydanı'na geçtik.. Yemeğimizi yedikten sonra Merinos AKKM'de gerçekleşecek konser için hızlı adımlarla alana yol aldık.. Yağmur hala yağmaya devam ediyordu.. İkimizin de elleri doluydu..

Yarı ıslak, çok yorgun bi vaziyette konser salonuna vardık.. Yerlerimizi aldık.. Salon neredeyse doluydu.. Sonra ışıklar karardı ve orkestra sahnede yerini aldı... İlk bölümde Tar'ıyla Solist Rufat HASANOV'du... Tek kelimeyle kusursuzdu... Orkestranın da eşlik etmesiyle akıllara zarar bi müzik ziyafeti sundular bize... Ağzım açık, gözlerimi bir saniye kırpmadan izledim kendisini... Tüylerimiz diken diken, göğüs kafesimiz kıpır kıpırdı O Tar'ını çalarken... Sahnede oturduğu yerden ruhumuzla oynadı adeta.. 3 parçadan sonra sahneye veda etti...


2. parçası Hasan Rzayev'in "Çahargah Rapsodisi"ydi...

3. parçası Vasıf Adıgüzelov'un "Qerenfil"i


Müzikle dolup taştık bu akşam...Bir sonraki hafta perşembe günü diğer Senfoni Konseri'ne gitmek üzere sözleşip ayrıldık...

Sonra eve geldim ve Mehmet Ali Birand'ın öldüğünü öğrendim..Kendisini çok sevdiğimden değil ama bi garip oldum işte... Hayat ne kadar ilginç olduğunu ispatlıyor her gün bize... Hiç ölmeyecekmiş gibi hissettiren insanlar vardır ya hani, Birand'da benim için onlardan biriydi... Herkesin, herşeyin bir sonu olduğunu hatırlamak belki bu denli düşündürücü ve rahatsız edici olan... Yada gidenlerin yerlerinde bıraktıkları boşluk... Onların boşluklarına doluşan özlem duygusu...

Henüz kimse bizi terketmemişken, herkes buralardayken ailecek bir araya gelme isteği uyandı içimde... Hani Abimin, kuzenlerimin, halalarımın olduğu geniş bi buluşma..

17.01.2013 / Merinos AKKM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder