22 Şubat 2014 Cumartesi

30 numaranın hikayesi

Kente gelişimin ilk günleriydi. İdareten bir akrabanın evinde kalıyordum. Çok ilgili, iyi insanlardı ama biran önce düzenimi kurmak istiyordum.

Sabah kahvaltısından hemen sonra evden çıkıyor ve kiralık daireleri geziyordum. Bu sayede çevreyi de öğrenmeye başlamıştım. Geniş caddeleri olan, sakin bir yerdi burası.

Yine ev aramak maksadıyla evden çıktığım bir gün, ayaklarım beni yan yana sıralanmış, küçük dükkanların olduğu yere götürdü. Esnaf kapısının önüne tabure atmış kah tavla oynuyor, kah çay içip karşılıklı atışıyordu... Büyük şehirden gelen biri olarak, şehir merkezinde küçük esnafın hala varlığını koruyabildiğini görmek sevindirmişti beni.

Çevreyi sağlı sollu bakınarak geziyordum. İşte ilk o gün karşılaştım 30 numarayla. Kısa bir an için camekanın arkasından çekivermişti dikkatimi. Cama iyice yaklaşıp öylece kalakalmıştım oracıkta... Bir sure sonra durumu fark edip ayrılmıştım dükkanın önünden, aklım 30 numaradayken...

sonraki zamanlarda eğer o taraflardan geçiliyorsa, 30 numarayı ziyaret etmek içten içe bir ihtiyaç halini almıştı. Hatta yanımda birileri varsa onlara göstermek bu eşsiz güzellikten yana bir hakkım varmış hissini yaratıyordu içimde.. Dükkanın önünden her geçişim küçük bir korkuyu da beraberinde getiriyordu.. "ya yoksa!"

Aylarca durum bu şekilde devam etti. Bir gün dükkanın önüne geldiğimde cama asılı o yazıyı gördüm. "Kapatıyoruz!"

Hemen gözüm 30 numarayı aradı. İşte, oradaydı. İçim cız etmiş ama diğer yandan da hala orada olduğu için ferah bir nefes almıştım. O an içeri girmeyi öyle istemiştim ki.. Olmadı. Param yoktu çünkü. Bi sure daha orada durup yoluma devam ettim.

onca zaman sonra bugün yine oradaydım. Dükkana yakınlaşmışken bir anda içinin boş olduğunu gördüm. Bir an dehşetle baktım boş dükkana uzaktan.. Biraz daha yakınlaşınca bir yanlış anlama olduğunu anladım. Yandaki boş dükkanı görmüştüm. Hala açıktı. O an içimden gelen bir hisle dükkanın içinde buldum kendimi.

Daha dükkana girdiğim an o rutubet, kuf karışımı eski kokusu doldu ciğerlerime. Tuhaf şekilde hoşuma gitti koku. Sonra dükkanda duran bembeyaz saçlı ihtiyara yöneldim. Üzgün bir ifadeyle "kapatıyormuşsunuz!" dedim. Evet, dedi. Çok yorgunum, dilekolay 32 yıldır uğraşıyorum.. "çok üzüldüm" diyebildim sadece.

Aylardır seyrettiğim 30 numaraya ilk defa bu kadar yakındım şimdi. Artık elimdeydi. Ne kadar, dedim. 10.-TL,dedi.

10.-TL... Dükkanı kapattığı için, 10.-TL...

Kapatmanıza çok üzüldüm, sizden bir hatıra olsun istiyorum dedim. Sonra da 30 numarayı ona uzatarak alıyorum dedim.

Aldığım 30 numaradan bambaşka bişeydi aslında.. Eskilerden kalma bi his, bi kokuydu belki.. Kim bilir, belki de geçmiş yaşantılarımdan birinde, çok isteyipte sahip olamadığım papuçlardı onlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder