15 Şubat 2014 Cumartesi

beyaz kapılar

Az önce salonun beyaz çift kanatlı kapılarını ardına kadar açtım. Salondaki tekli koltuğu mutfağa taşımak için açmıştım kapıları.. Uzun zamandır bir mekanda bulunmanın verdiği aşinalık nedeniyle, kapıların bende uyandırdığı hissi unutuvermiştim..

Okulu kazandığımızı öğrenip Çanakkaleye yerleşmek üzere döndüğünüzde, okul neredeyse açılmak üzereydi.. Okul çevresindeki tüm kiralık daireler neredeyse dolmuştu. Ev arkadaşımın ailesinin tanıdıkları vasıtasıyla bir kaç ev gezmiş ancak hiçbirini beğenememiştik.

Bu kararsızlığımız beraberimizde gelenleri de yormuş, bir an önce bir ev tutup arayıştan kurtulma isteği yaratmıştı.

Evet... İçine girene kadar, o günden sonra günlerimi geçireceğim o ev olduğundan habersiz , kapının önüne gelmiştik. Ev sahibiyle birlikte eve girdik. Çok eski bir evdi burası.. Banyo fayansları kalkmış bantlatla tutturulmuştu.. Mutfağı, odaları.. Yerlerdeki eski kirli sarı dikdörtgen seramikler ve salonun içindeki kirli görüntüsü ile eski mobilyalar inanılmaz itici gelmişti. Evim diyemeyecektim buraya.. Ama yanımdakiler ikna olmuş gibi görünüyor evi tutmaya kararlı duruyorlardı. Ev güzel tutalım lafları havada uçuşurken bir an gözüm ahşap, beyaz, çift kanatlı kapılara takılmıştı.. Evde kendime yakın hissettiğim tek şeydi o kapılar.. Saçma belki ama evi tutmaya ikna olma sebebimdi..

Kapılarda kendime ait ne bulmuştum acaba.. Bugün koltuğu mutfağa taşımak için açtığım an bu düşüncelere gömülmüş vaziyette buldum kendimi.. Belki bendim.. Benliğim..

İki kapıyı açıp salona bakınca içimi bir ferahlık kapladı.. Sanki içimde sıkışıp kalan bişeyler vardı ve özgür kalmışlardı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder