23 Şubat 2014 Pazar

30 numaraya dair sohbetler..

30 numaranın garip bir aurası var.. Yalnızca fotoğrafını göreni bile sarıp sarmalayan.. Fotoğrafını gören ve beğenen Hasan'la yapmış olduğumuz ufak bir yazışmayı da buraya aktarmak istedim. Çünkü 30 numara hikayesinin anlatılmasını istiyor.

23 Şubat 2014/ Pazar / 22:30 civarı

Ezgi:
Aaa kapak fotomu beğenmişsin
30 numara

Hasan Yıldırım:
Evet ya bayıldım minicik çok tatlı
Aksesuar mı yaptın eve

Ezgi Özcan:
Eski bi dükkan vardı çarşıda, el yapımı deri ayakkabılar satan. Aylardır dükkanın camından bakıyorum bu ayakkabılara.. Sonra adam yaşlandığı için kapatma kararı almış.. Her şeyi uç kuruşa satıp savıyordu. On liraya aldım. Hem çok üzüldüm hem de benim oldukları için sevindim.
Belki çocuğum giyer. bilmiyorum ki..

Hasan Yıldırım:
Aa bende üzüldüm baya ucuza satmış,ama çok şeker şeyler ya bayıldım giysin çocuğun evet evet sonra giyilmiş olarak saklarsın çok hoş olur

Ezgi Özcan:
Olabilir.. Ayakkabılarda bir yaşanmışlık gizli çünkü, inan görsen eline alsan koklasan hissedersin..
Garip oluyorum onlara baktığımda..

Hasan Yıldırım:
Çok ilginç neden acaba
El yapımı oldukları için mi,görüntüsünden dolayı mı

Ezgi Özcan:
Ya bi kere hiç bir şekilde bu zamana ait değil.. Eski dönemlere ait gibi..
İnan kokusu bile bi garip...
Sanki yıllardır tavan arasında bi sandıkta saklanmış gibi..
Hani eskilerde ayakkabıyı aldıklarında çocuklar giymeden önce yatağına alırmış onlarla uyurmuş.
Sanki yıllardır bi çok çocuğun hayali olmuş ama ısrarla onlara gitmemiş, benim onları almamı beklemiş.. Çünkü onun hikayesini yazmamı, anlatmamı istemiş..
Biliyormuş benim onu emanet gibi saklayacağımı ve sonra da kıymetini bilerek başka birine teslim edeceğimi.
Sonu diğer ayakkabılar gibi giyilip yırtıldıktan sonra bi kenara atılmak olmayacakmış.. Bunu o biliyormuş, çünkü daha yapılırken, onu kesip biçen kalıba sokan adam

Hasan Yıldırım
Bayıldım şuan o kadar güzel anlattın kii


Ezgi Özcan:
İçinden bi yerlerden o kadar sevmiş özenmiş ki gözünün nurunu akıtmış, elleri kalbine yol olmuş..

Hasan Yıldırım:
Bunu kağıda da yaz

Ezgi Özcan
İşte sonra o 30 numara olmuş, gelmiş benim evimin baş köşesine konmuş

Hasan Yıldırım:
Hep orda dursuun

Ezgi Özcan:
İşte böyle hislendiriyo beni... Ne garip değil mi bir eşyada, hem de kullanamayacağım bir eşyada böyle hislere kapılmam..

Hasan Yıldırım:
Evet çok garip ama muhteşem bişey..

işte böyle sevgili okurlarım :) bu arada ruh ikizim Hasan'a da kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum, birlikte doya doya güldüğüm ender insanlardan biri o :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder