27 Ağustos 2012 Pazartesi

Bir gün de böyle geçip gitti....

Herkese selaaammm...

Bu gece yalnız kaldım :)

Aslında esas isteğim canım ailem ve babamın yakın dostlarıyla birlikle keyifli bir akşam geçirmekti.. Ama babam bugün yorgun olduğu için planı yarına erteledik.. Tabi bende bu hevesimi farklı yöne kanalize etmek istedim.. Çünkü açıkçası bi iki yudum bişeyler içmek istemiştim ve tek başıma içtiğimde zaten içimde yaşayan  % 60 melankolik, % 40 eğlenceli ruhum bir anda % 100 melankolik bir hal alıyo...

Herkesin başına gelmiştir.. ( Murphy Kanunu :) )  Tam birilerine her zamankinden çok ihtiyaç duyduğunuzda hepsi ortadan toz olmuştur :D İşte benimde sevgili arkadaşlarımın bugün yaptıkları tam olarak buydu...


Bende başa gelen çekilir deyip, 2 biramı, turşumu ve bir de UYKUSUZ'umu alıp paşa paşa döndüm evime.. Şimdi odamın balkonunda kendime güzel bir yer yapacağım ve yavaş yavaş alkolün kanıma karışmasını bekleyeceğim :)



Bu arada çook önemli bişeyi sizlerle paylaşmayı unuttum... Ben neden bu akşam böyle içmek istedim biliyor musunuz ??? İşte bu yüzden... Sonuna kadar dinlemenizi temenni ederim... Belki farklı farklı yerlerde ama ortak hislerle benim birama siz de ortak olursunuz :)

İlk biramı bitirdim.. 50 cl... Benim gibi az içen ve hastalık nedeniyle de uzuuun zamandır ağzına içki vurmayan birinin çakırkeyif olması için oldukça yeterli.. Şimdi dolaptan 2. biramı da almaya gidiyorum..



Bir de yazıma başlarken yanlızım demiştim.. Fikrim değişti.. Bu gece kesinlikle yanlız değildim.. Ay bana eşlik etti.. Ve birde bağıra bağıra söylediğim şarkılar, türküler...



Bu arada yarı çıplak balkon sefam aşırı rüzgar çıktığı için daha keyifli bi hal aldı.. Hemen odama girdim, üstüme kalın bişeyler giydim.. Serin havaları çok severim... Tercih sahibi olursunuz herşeyden önce.. Sıcaklardan bunaldığınızdan biraz üşümeyi de tercih edebilirsiniz; üstünüze bi iki parça geçirip vücudunuzu korurken, rüzgarı yüzünüzde hissetmeyi de.. Ben 2. seçeneği tercih ettim...Şimdi daha bi mutluyum :)

Eeee o kadar bira içince tuvalet uğrak mekanınız halini alıveriyor :) Tam çıkacakken banyoda karnı dolu bir sivrisinekle karşılaştım.. Her yer beyaz olduğu için diğer alanlarda yaptığı gibi kolayca ortadan kaybolamadı.. Hemen avladım onu.. Şaakkkk diye.. Sonrası malum, paramparça iki avucumun arasındaydı... Bi an dedim ki kendi kendime bir canlıyı paramparça ettin, ama kılın kıpırdamadı. Ezilerek ölmek nasıl bişey fikrin yok, ama ona bunu yapıyorsun.. Sonra kendime şu sözleri söylerken buldum... AMA SEN KAN İÇMENİN NASIL BİŞEY OLDUĞUNU DA BİLMİYORSUN... Mevzu orda kapandı. Ellerimi yıkadım, balkona geçtim.. Ölen öldüğüyle kalmıştı, hayata devam eden vahşetine kılıf uydurup mutlu mesut yaşamaya devam etti..

Derken Ezgi'nin Günlüğü'nden Eksik Birşey şarkısı çalmaya başladı... Balkonda gözlerim kapalı, arkama yaslanmış şarkıya eşlik ederken farkettim, erkek sesinin yanında, kendi sesimin nasıl da tatlı geldiğini :) Sesimi  dinledim, sesimi sevdim.. Sonra düşününce.. yalnızsın dedim..Bi an içimde deli gibi aşık olma isteği yükseldi.. Hem çok değişik birşey istemiyorum ki.. Her zamanki gibi, çook aşık olmak isteği benimkisi.. Ne yapayım, olunca tam anlamıyla oluyorum işte.. Heyecandan titriyorum.. Karnımdaki kelebekler deli gibi oradan oraya uçuşuveriyo.. Aaaaşşkk... Aşk ne de güzel şeydir!!!

Bu gecelik benden bu kadar..

Ama gitmeden sizlere son bir armağanım var....



Herkese sevgiler - saygılar :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder