7 Eylül 2012 Cuma

Ağlamayı Sevmem Ben :P

Herkese selaaam :)

Hatırlarsanız dün gece 1 şişe kırmızı şarap içmek gibi bir hıyarlık yapmıştım. Sonuç şahaneydi... Ben olanların hiç birini hatırlamıyor olsam da saçmalamanın doruklarına ulaştığım, canım ailem ve sevgilim tarafından itina ile ifade edildi.. Neyse ki kazasız belasız dün geceyi atlatmıştım.. Yine de sabahın 7'sinde uyanabilmiştim.. Küçük bir wc ve su içme faslından sonra tekrar yatağa gömüldüm... Normalde yatarken odamın kapısını mutlaka kitleyen ben, alkolün etkisiyle olacak ki kapıyı kapatmayı bile atlamışım...

Kapı açık olunca da tacizler kaçınılmazdı tabi :)

Babaannelerin bi tanesi; dün geceki gösteriden sonra taktığı lakapla mutlu mesut uyandırmaya gelmişti beni..

ŞERRRAPÇİİİ ( Babannemin telafuzu ile yazdım.. ) Şerrapçi uyiir misin daha ?

O an anladım ki, bu şarapçı faslı bi süre evin gündemine oturacak...

Baktım kurtuluş yok.. Kalktım, biraz bişeyler yedim.. Sonra da keman çalıştım...

Hava bugün serin ve kapalıydı... Ben bu havaları nedense çok severim.. Hemen kendimi deniz kenarına atmak isterim.. Öyle olunca da Derya ile konuştum, çay bahçesine Çin Daması oynamaya gitmeyi kararlaştırdık.. Hem çay bahçelerinin maliyeti de düşük oluyor :)

Tam kapıdan çıkacağım Babaannem üç aylığını çekmek istediğini söyledi.. İçimden bi haydaaa çektim ama benden çok nadir bişeyler yapmamı istediğinden, tamam bebek gidelim dedim.. Hazırlandık çıktık dışarı... İyi ki de onu yanımıza almışız... O üç aylık faslı uzadı da uzadı... Önce madam'ın 3 aylığı için PTT'ye gittik.. Öyle bir kuyruk vardı ki önümüzdeki 63 kişinin işleminin bitmesini beklemek zorunda kaldık.. Ama insan böyle bir babaanneye sahip olunca böyle durumlarda asabileşemiyor... Tam tersi her ona baktığımda yüzünü gözünü öpmek her yerini mıncıklamak isteği doluyor içime... Para çekildikten sonraki ilk adresimiz bir eczane oldu... Bizimki çok bakımlıdır da kendisine özel el ve ayak kremi aldık... O da ayrı bi eğlence konusu... Eczacı çocuk yanlış krem vermesin diye, biten kremin kutusunu da yanımıza almıştık.. Ama en az beş kere o krem doğru krem mi diye kontrol edildi.. Eczacı çocuğun sözüne güvenilmediğinden kendisi ile birlikte iki kez falan da ben baktım.. Aynıydı.. Ama babaannem sen iyi bak diye ısrar ediyordu :) Tabi gülüştük o anda.. Sıra bizimkine ev terliği almaya geldi.. Gemlik'teki hemen hemen tüm ayakkabıcılar gezildi.. Zevkine uygun terlik bulmak oldukça zordu.. Nihayet hoşuna giden bir model bulduk.. Terlik için sıkı da pazarlık ettik.. 84.-TL'lik terliği 50.-TL'ye almayı başardık :) Artık çay bahçesine gidebilirdik..

Babaannem çok tutumludur.  ( Hatta cimrilik derecesinde diyebiliriz :) ) Öyle dışarlarda yenen yemekler ve yapılan harcamalar ona göre ziyandır :) Ama kendisinin asla hayır diyemeyeceği bir şey varsa o da Kakaolu dondurma :) Hemen can damarından vurdum kendisini.. Babaanneee torunun sana ne ısmarlicak biliyo musun ? "I Ih istemirim" Ama hemen itiraz etme duyunca pişman olursun :D Gagkolu ( kakaolu dondurmanın babaannemin türkçesiyle ifadesi ) dondurma alcam sanaaaa "Heh bak o zarar etmiir" Anlaşma sağlanmıştı.. Oturduk masamıza bizim sultan keyifle dondurmasını da yedi.. Kalktık eve giderken de dedim madem bugün onun günü oldu, bi de kabak çekirdeği alayım.. Eve kadar o çekirdeği çitleye çitleye geldi.. Yerlere bi tane çöp bile atmadı... Hepsini elinde biriktirip, ilk gördüğü çöpe boşalttı...

Çılgın Profesör'üm :)
Evet belki benim babaannem, büyüğüm ama benim bitanecik bebeğim gibi işte o... O yüzden her gittiğimiz yerde el ele tutuştuk.. Karşıdan karşıya geçerken, yürüyen merdivenlere binerken hatta attığı her adımda gözümden sakındım, sevgiyle baktım ona... Hatta her baktığımda da içim ezildi.. Bi gün gelipte onsuz yaşamak zorunda kalacağımı düşünmek bile gözlerimden yaşlar boşanmasına yetiyor... Eh bu kadar bahsetmişken bir de fotoğrafını paylaşmamak olmaz :)

İşte böylesine yoğun geçirdiğimiz günün ardından beni kendime getirecek tek birşey biliyordum.. O da eski bir Türk Filmi... Daha önceden de bahsettiğim üzere Kadir- Türkan ikilisi favorimdir... Hemen açtım Kara Gözlüm Filmini...

Şimdi diyeceksiniz ki bu kız ne buluyor bu filmlerde... Bi kere absürtlükte Türk Filmlerinin üstüne tanımam... En duygusalında bile öyle anlar gelir ki kahkahalara boğulurum... Bir de hüngür hüngür ağlarım... Çünkü ağlayan insana dayanamam ben.. Eğer karşımda biri ağlarsa bende ağlarım.. Çok içten söylüyorum ki ağlamayı severim ben :)

Bu yazıma sevgili Yavuz Çetin'den bir şarkıyla son vermek istiyorum :)


Herkese iyi geceler....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder