22 Eylül 2012 Cumartesi

Ardına Bakma Yolcuuuu....

Herkese selaaaam...






Yaklaşık yarım saat önce Ankara'dan çıktığım yolun sonuna vardım.. Şimdi evimde, artık benim bir uzvum haline gelmiş olan yatağımdayım...

Bu akşam sizlere otobüs yolculuklardan bahsetmek istiyorum... Baştan belirteyim ki otobüs yolculuklarını sevmem. Bu yolculuklar esnasında yanımda oturacak olan kişiye oldum olası acıma hissi duymuşumdur. Çünkü koltuğa poposunu koyduğu andan itibaren o kişi benim gözümde kımıl zararlısıdır, çiban başıdır, derhal ortadan kaldırılması gereken bir sorun yumağıdır...

Yolculuğun seyri koridordamı, cam kenarında mı oturduğuna göre baştan bellidir aslında... Koridorda oturan yolcu muavin götüyle haşır neşir olmayı baştan kabullenmiştir bi kere, her bir servis esnasında ( su - çöp toplama- yiyecek - içecek vs. )  kafa veya omuza selam vermeden geçemez bu muavin abilerin kaba etleri.. Ama bi nebze de olsa kabul görür cinstendir çünkü belli aralıklarla tacizleri seyreder... Esas sorun hemen yamacınızdadır. Şimdi onları inceleyelim:

Zayıf Genç Kız : Az sonra örneğini vereceğim diğer tiplere nazaran en zararsızıdır. Tek sıkıntıları metabolizmaları hızlı çalıştığından, eğer ki koridorda oturan kişi siz iseniz zırt pırt tuvalete gitmek maksadıyla molalarda yerinizden kaldırmasıdır. Onun dışında genelde cool tavırlar içerisinde olup rahatça yolculuğunuzu geçireceğiniz yegane tiptir.

Balık Etli Bilmiş Genç Kız : Genelde hafiften şişkoya kaçan bu bacılar benim itinayla kıllandığım tiplerdendir. Her an omuzunuzu sarsarak müzik çalarınızın sesini kısmanızı falan rica edebilirler. Böyle bilmiş tiplere karşı uygulanacak en güzel taktik ava giderken avlama taktiğidir. Direk lafın gelişini tahmin ederek, hiç konuşturmadan, zekice lafı sokup işine bakmak suretiyle gerçekleştirilir. ( Zira daha yeni başıma gelmiş bir olaydır. Ancak karşısında uzun yıllardır otobüs yolculuğuna ve yolcularına hakim bir insan olduğundan girişimi hüsranla sonuçlanmış olup yol boyunca benden nefret ede ede yolculuğunu tamamlamıştır. )
Kapşonlu mont ve yastıkla kamufle olmuş ancak tek göz dışarda olan bitene hakim olan ben.  Balık Etlinin yanındayken itinayla büründüğüm psikopat sıfat.

Çocuklu Anne : Bu da tüylerimi diken diken eden başka bir yolcu tipidir. İçimde bir damla olan çocuk sevgisinin buhar olup uçmasına neden olan tiplerdir. Tam bir sorun kaynağıdır. Araba boşsa genelde velet başka birinin yanına oturtulur. Ama yine de sorun sona ermez. Durmadan vızvızlanarak anneyle iletişim kurma çabasında olan çocuk inceden inceye "gel beni boğ, kenara at" mesajı vermektedir. Birde otobüs doluysa seyreyle cümbüşü... Çocuğun durmadan tekmelerine mağruz kalarak ha kustu ha kusacak stresiyle saçlarımın diken diken olduğu yolculuk tipidir. İçimde volkanlar patlamasına rağmen ses çıkaramadığım nadir tiplerdir.

Şişman Teyze : Ben bunlara "Belalım" demek istiyorum. Ne zaman denk gelsek kıçlarının bi lobunu yolculuk boyunca bize taşıtan tiptir. Ancak kendileri muhakkak uyarılmalıdır. İlk etapta düzgün şekilde sözle rahatsızlık belirtilmeli; nazik uyarı dikkate alınmadıysa önce yavaştan, durum haala devam ediyorsa sert bir şekilde dirsek darbelerine mağruz bırakılmalıdırlar. Burada unutulmaması gereken nokta ilk uyarıdan sonra durumda değişiklik yoksa "ooooffff, uuufff " şeklinde sıkıştırıldığını çevrendeki insanlara belli etmek, bir sonraki aşamada da kendi kendine "kadın resmen üstüme oturuyor hayret birşey yaaa" gibi serzenişlerle Şişman Teyze'nin üzerinde toplumsal bir baskı yaratmaktır."

Sohbetçi Teyze : Bu teyzeler daha ilk saniye kendini belli eder. Sevecen ve de süzen bakışlarının içinde yolculuk boyunca yedi ceddini öğrenmek için yanıp tutuştuğunu görmemek mümkün değildir. Böyle teyzelerden kurtulmak için sık uygulanan yöntem daha oturur oturmaz derin uykuya dalmış numarası yapmaktır. Asla göz göze gelmemek gerekir muhabbetçilerle. Nitekim öldürmez, süründürür denen cinstirler.

Pencere Kenarı Tutkunları : Psikopatlıkta tüm listedekilerle yarışarak açıkara birinci olan tiptir. Bileti koridora kesilmesine rağmen hemen cam kenarına yerleşir. Alanı sahiplenir. Siz daha başınıza gelecekleri bilmeden çook önce size neler söyleyeceğini tasarlamıştır kafasında. Daha numaranızı bulup koltuğun önüne geçtiğiniz an bahaneler sıralanır "Koridorda oturamıyom, midem bulanıyo, belim aarıyo, ben cam kenarı didim koridor vemişlee vs vs..." İşte o an tüm soğukkanlılık ve kararlılığınızla karşısına dikilip o yerin kendinize ait olduğunu ve "Tutkuna" kaptırmayacağınızı dile getirmek gerekmektedir. Yoksa yolculuk boyunca mutlu mesut cama yaslanmış uyuyan cam tutkununu izler ezikliğinize acırsınız.

Neyse yolcu tipleri bir yanda dursun benim ruhumu daraltan diğer mesele de daracık alanda tek pozisyonda saatlerce oturma zorunluluğudur. Her yolculuğumda istisnasız hayalini kurduğum bazı fantazilerim mevcuttur. Bazıları: öndeki iki koltuk arasından aniden bacağımı sokmak, koridorda yürüyüşe çıkmak ve de en en çook istediğim de şoförün yanında koridora oturup kooocaman camdan yolu izlemektir.

Yazımı bir yol manzarasıyla sonlandırmak istiyorum...

22 Eylül 2012 / Ankara Dönüşü 


Sevgiler...

Ezgi Özcan^^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder