25 Ocak 2015 Pazar

bir ocak sabahı

gözlerimi zorlukla araladım.

bedenim uyuduğu uykunun yeterli olduğuna karar vermişti. ama gözlerim açılmamakta direniyordu. belki bu sebeple, dalgın gözlerle uyandım.

hemen başucumdaki sehpadan telefonumu aldım. gelen maillere baktım. gece yazanlara... kısa sürdü. sıkıldım bıraktım. kimseye cevap vermek istemedim.

telefonu bıraktıktan sonra; "Aylak Adam"ı aldım elime. bugün okunacak en doğru kitaplardan biriydi, sanırım. bir kaç sayfa... sonra acıktığımı hissettim.

bir ocak sabahından beklenecek her şeyi sunmuştu gün. gökyüzünde akşam üstü karanlığı.. sokaklar kasvetli, yerler ıslak.. kediler, köpekler bile yok etrafta. şehir merkezinde yaşamama rağmen bu kadar sessiz olması dikkatimi çekti bir an için. şehir bile uyanmak istememişti bu sabah.

kitabı kapatıp yataktan çıktım. serin bir sabahtı, tişörtümün üstüne hırkamı geçirdim. merdivenlerden aşağı inerken ışığı açma ihtiyacı hissettim. gerçekten karanlık bi sabahtı.

banyoya girdiğimde ilk önce lavaboya yöneldim. ellerimi sabunladım. bolca köpürttüm. normal bir yıkamadan daha uzun sürdü. aynada yüzüme baktım. göz kapaklarım şişmişti. yüzümde o an için tek beğendiğim şeyin kaşlarım olduğunu düşündüm. sonra avucumu suyla doldurup yüzümü yıkadım. burnumun ucu ve gözlerimin etrafı kızarmıştı. yüzümü kurulamadan klozete oturdum. kısa süre önce gördüğüm rüyayı düşünüyordum. abimi görmüştüm. küçüktük biraz. ama sıcaklığını hissetmiştim. sonra başka birini.. tanıdığım, sevdiğim biri..

ah şu yirmilik dişler.. canımın yanmasıyla kendime geldim. kalktım. tekrar ellerimi yıkamaya başladım.

mutfağa geçtim. sabah kahvaltısı niyetine bir muz alıp, derken kapıdaki sesi duydum. geceleri yalnız kaldığımda evin kapısını kitliyorum. ev arkadaşım dış kapıda anahtarı deliğine sokmaya uğraşıyor. hemen seslendim, dur geliyorum diye, kapıyı açtım. tekrar muzun başına geçip ezmeye başladım. odasına gidip geldikten sonra, çalışmak için bilgisayarıyla mutfağa geçti. muzu büyük bira bardağına boşattıktan sonra üzerine süt döktüm.karıştırdım. sütün bu ağdalı kıvamını seviyorum.

sonra odama çıktım.

kocaman penceremden gökyüzüne baktım. bulutlara.. tencere kapağına benzettim onları, şehtin üstünü kapattıkları için belki... boğazın öteki yakasındaki dağları izledim. bilgisayarımı alıp, pencere kenarındaki koltuğuma geçip böyle günler için yaptığım müzik listesini açarak yazmaya başladım....




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder