29 Ocak 2015 Perşembe

İlişkinin İçine Tüküren Hatalar


Gözlemliyorum...

Yıllardır, sinsice sizleri izliyorum.

Şimdi az sonra yazacaklarımı okumadan önce, küçük bir açıklama yapmalıyım ( çünkü çıkış noktam budur. ): Bu yazıyı okuyan veya dinleyen; sen yani.. Siz.. Onlar, ben, o, bu, şu...

Neyiz biz?

Tamam, çok düşünmeyin, söylüyorum.

İnsanız. ( Hadi canım sende! Geri zekalı karı! demiş olabilirsiniz. Aynen iade ederim. )

Kadınlık ve erkeklikten önce; salt insanız.

Ancak her zaman gözardı edilen bu durum, yalnızca aşk ilişkilerinin değil, toplumsal tüm bağlarımızın da zayıflamasına neden oluyor kanımca.

Ama tabi ben şimdi bu konuyu daha spesifik ele alacağım. Bu yazımda yalnızca kadın-erkek / kadın-kadın / erkek-erkek ( Lgbti'ye de bi selam çaktıktan sonra devam edelim. ) ilişkilerinin içine eden davranışları aklıma geldiğince yazacağım.

Başlıyorum.

1. Önce kadın mı, erkek mi adım atmalı?
            Zıkkımın kökü. Hoşlanıyosan, ilgileniyosan git konuş. Olur veya olmaz... Sırf bunları düşünmekten kabız olan, uykusuz kalan, yemeden içmeden kesilip telef olan nice genç biliyoruz. Tabi bu pısırıklık sebebiyle özgüveninizi; kapı önü paspasını temizlensin diye yola atıp arabaların ezmesine izin veren esnaf gibi, biçare bıraktığınızı hatırlatmak isterim. Neden? "Çünkü her bişey insanın kendine güvenmesiyle başlar."

2. Artık sevgilisiniz. Cicim ayı!
            Ayı oğlu ayı! Tamam anladık sevgili yaptın. Ama ne var ne yoksa bir ayda tüketip sonra sağa sola salça olmak nedir bana bunu bi açıkla... Hemen el ele tutuşmalar, diz dize, göz göze oturmalar iyi hoş... Buna diyecek lafım yok elbette. Ama 4 saat birlikteydin. Ayrıldınız. Daha eve girmeden, merdivenlerden çıkarken mesaj atmasana ulan!
-Eve girdim aşkım!
Yapma yau!! Valla mı?

3. Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol...
            Tanıştınız.. Adam çok bonkör, hediyeler, gezmeler, yemekler... Kız desen çok hanım hanımcık, zarif, kuş kadar yemek yer vs.... Bu liste uzar gider... Kandırmayın artık arkadaş birbirinizi... Ne sen fabrikatör oğlusun, ne de sen moda ikonu! Normal olun azcık arkadaş. Artık adamlar akşam nereye götürürsem ne kadar param gider diye hesap yapmasın, kızlar akşam buluşacağı iki saat takılacağı için, öğlen saat birde hazırlanmaya başlamasın..Ayrıca; 70 kilo çeken bi kızın sürekli salata yemesi hiç inandırıcı değil onu da belirteyim.

4. Para, para, para!
            Eskiden bu mevzu cidden daha kolaydı. Hani herkesin pazardan giyindiği, marka-mekan takıntısı olmayan günler! O yıllarda ben de çocuktum tabi ama diyorum ya gözlemler de önemli. Şimdi kızlar arabasız adamı beğenmez oldu. Erkekler desen, kılığa kıyafete göre kız seçer oldu... Markalaştık anlayacağınız...  Burada benim hala kafamda oturtamadığım olay da şu; parası olan da olmayan da aynı hayatı yaşama çabası içinde. Neyse burada ilişkilerin içine tüküren durum da şöyle ki; para araçtır dostlar. Küçük bir örnekle; ben şimdi Çanakkale'de yaşıyorum. Merkezdeyim. Ekmek, domates,peynir aldım. Güzelce iki sandviç yaptım. Sonra iskeleye kadar yürüdüm. Boğazın karşı tarafına yani Kilitbahir'e geçmek için; 1.-TL ödedim. Öğrenciyim ya o sebeple, yetişkin de 1.50.-TL ödedi diyelim. Geçtik misler gibi temiz havayı içimize çeke çeke yürüyüş yaptık hemen ormanın kenarındaki yolda, sonra baya yürüdükten sonra bi kır kahvesinde çaylarla birlikte sandviçlerimizi yedik. Çaylar da bardak başı 1.-TL olsun. Sonra oturduk sohbet, muhabbet.. Manzara izledik. Dönmeye karar verdik. Geri geldik bi de kalenin ordaki çay bahçesinde oturup çay-kahve içtik. Hava serinlemeye başladı döndük. Ne etti sana iki kişinin toplam harcaması? 15.-TL.Bilemedin 20.-TL... İçmek mi istedin bi de, bi şişe şarap aldın diyelim yanına, biraz da peynir. Ona da verdin 20.-TL... Daha Allah'tan belanı mı istiyosun kardeşim?


5. Yalnız doğdum, 25 yaşında yapışık ikiz oldum.
            Hiç ayrılmayın e mi. Tuvalete giderken bile telefonunuzu yanınıza alın. Bi rahat nefes alamayın.. Sonra da bu ilişki beni boğdu! Boğar tabi... Ne dedik en başta? Hepimiz insanız. Hepimizin kendiyle baş başa kalmaya, dostlarıyla-arkadaşlarıyla paylaşımda bulunmaya ihtiyacı var. Hayır seni seviyorum diye her dakikamı senin için veya seninle geçirmek zorunda olduğumu da nereden çıkardın? Yok yani kim çıkardı bu adeti yahu? Bi nefesim var,utanmasan ona bile ortakçı olacaksın. Bi öte git. Bi git sosyal ol, akıllı ol, yaşamana bak...

6.Teknoloji teknik ister!
           Sıçtın. Sıvadın. Teknolojinin insan ilişkilerini tükettiğini zaten anlamış bulunuyoruz. Ama artık açın yahu gözlerinizi...  İlk şoku atlattık. Yani hani telsim zamanında cep partner dönemleri vs. Sırf konuşma beleş diye uyurken telefonun açık bırakıldığı,  30.000 sms verildi diye her saniye bişeyler yazma ihtiyacı duyulan, sonra chat yapıp hiç tanımadığımız insanlarla konuşabilme özgürlüğü vs... Bitti bunların hepsi, alıştık. Facebook, whatsapp, instagram vs.. Daha bir çok kanaldan yayın yapabilir haldeyiz. Bu gerçekten çok güzel. Ama yalnızken güzel. Hayatında biri varsa tek kelimeyle sıçtın. Ulen sanki mantar gibi bittik bi anda... Kaç yaşında insanlarız. Hepimizin bi çevresi bi geçmişi var. Daha dakka bir gol bir, hemen fotolara bak. Altındaki yorumları oku, yorum yapanların profilini gez. Arkadaş listesinde kimler varmış kontrol et. Sonra başlasın tacizler. O sana niye bunu dedi. Bu sana niye böyle yorum attı, bu niye durumunu beğendi. Bununla nerden tanıştınız. Bu ne samimiyet...Yok ebenin nalı! Tabi bu kadarla da kalmadı, uygulamalar geliştikçe yeni kavga sebepleri; whatsapp'ta online'sın ama bana yazmıyosun, şu saatte gördün cevap vermedin vs... Tabi diğer taraftan da, sürekli beni niye aramadın, niye mesaj atmadın... Sonra bi de üst üste elli defa arayanlar var.
-50 kez aradım neredeydin?
-tuvaletteydim.
-15 dakikadır tuvaletteydin yani!!!
-kabız olmuşum mınakoiim!!! bi siktir git!

Bi de ayrı şehirlerde olup, ilişki yürütmeye çalışanlar var. Her dakika hesap vericeksin.
-Günaydın.
-Hazırlanıyorum evden çıkıcam.
-Evden çıktım okula yürüyorum.
-Derse girdik, hoca geldi.
-Ara verdik.
-Kantine gittim.
-Derse
-Kantine
-Çarşıya
-Ota
-Boka
Arkadaş, adamı hasta etme bi bak işine! Ben böyle ilişkinin de senin deee....

7. Kod Adı: Aşkım
          Ah şu tatlı aşk sözcükleri... Aşkım, bitanem, sevgilim, yarim, balım, çiçeğim, böceğim.... Nasıl da hoş geliyor kulağa... O kadar hoş geliyor ki, bir süre sonra isimler unutulur oluyor.
-tanıştırayım; sevgilim Aşkım.
-nası yani adı aşkım mı:??
-ha yok adı, adııııı....
-cidden neydi senin adın!

Veyaaa trip atma aracı! Hayııır... Aşk sözcükleri değil. İnsanın kendi adı! Garip ama gerçek. İnsanın kendi adına yabancılaştırılan bi psikolojiye sokulması....
-Ezgi!
-Nasıl da mesafeli olduk.
-Ezgi neymiş canım!
-İnsan aşkına Ezgi der miymiş!

Kısacası ilişkinin artık cılkının çıktığının ispatıdır bu durum.

8. Beni taşımalı!
           Yani hakikaten erkeklere acıyorum bazen. Buradaki taşımaktan kastım, tamamen maddesel! Benim çok darlandığım bi durum var mesela; birisi başını omzuma yasladığında ağırlıktan çöker gibi olur, rahat edemem. Sonra gece uyurken erkeğin kolunun üstüne yatılması falan... Yani nihayetinde insan vücudunun en ağır kısmının kafa olduğu bilimsel olarak açıklandığına göre, bi daha düşünmek, elini vicdanına koymak gerekir diye düşünüyorum...

Manevi taşıma boyutuna ise gerçekten girmek istemiyorum. Yani insanın sorası geliyor. Hayırdır? Seni bu derece önemli, ağır kılan şey nedir? Yani sen de sıradan bi insansın neticede!

9. Yatak, uyku...
         Geldik zurnanın zırt dediği yere.  Bu konu çok kritik. Açıkçası ben bu birlikte uyuma fikrine uzun süredir pek sıcak bakamıyorum. Hele de odasını başkasıyla paylaşmaya alışkın olmayan insanlar için gerçek anlamda sıkıntı veren bi durum. Niye mi? Çünkü insani yönlerimizi en çok ortaya döktüğümüz alanlarımızdır yatak odalarımız. İnsani yönler nedir peki? Şöyle bir sıralayalım;
-Kadınlarda makyajsız ve dağınık bir surat
-Horlamak
-Osurmak
-Sonra düzenli diş fırçalama bilinci oturmuş bi millet de olamadık henüz...yani ağız kokusu
-Vücut bakımı da eksik olabilir kimi zaman; yağlı saçlar, ter kokusu, ayak kokusu vs..

Bunlar dışında bir de yatış alışkanlıkları var tabi;
-Bacak-kol arası yastık sıkıştırmak
-Çarşafa-yorgana dolanarak yatmak
-Hareketli yatmak vs...

Bir de şu, sarılarak uyuduk, arkasını döndü, yanını döndü vs.. durumları var... Tüm gün boyunca insanlarla, hayat koşullarıyla boğuşmak yetmezmiş gibi! Uyurken bile tetikte olma hali!

Çünkü canlıyız ve vücudumuz da bir fabrika gibi çalışıyor. Dolayısıyla enerji ile birlikte atık da üretiyoruz. Ne kadar yakın bulursak bulalım, kendimiz dışında bir başkasının atıklarıyla haşır neşir olmak itici bir durum.

Gel gelelim bir de sıradanlaştırma hali var ki, o da en beteri sanırım. Yanındaki bedenin artık sana heyecan vermeyişi, sıradanlaşması...Bu elbette ki olacak ama ömrü uzatılabilir diye düşünüyorum.

Kadınlar bi nebze hazırlıklı bu tür şeyleri göğüslemeye de; erkekler arasında hala kadınların osurmadığını, sıçmadığını zannedenler için ağır travma sebebi.

Tüm bu tantananın ana fikri şudur efenim: yatak odalarınızı ayırın. hem ne demişler tebdili mekanda ferahlık vardır. bi gün birinizin, diğer gün başka birinizin odasında sevişmek hani farklılık açısından da bi şekil bi boyut :D anladınız siz onu...

10. Romantik ol biraz hayvan!
            Nerde o eski romantikler... Romantizm, erkeklerin korkulu rüyası... Halbuki zannettiğiniz kadar zor bi durum yok ortada. Valla bak.  Ben bi kaç madde yazayım. Sonrasında da sen biraz kaseyi çalıştır.

-çiçek. gül al demiyorum. güle kıl olurum zaten ben. papatya da alma. köşe başlarındaki çiçekçilerde bir demet nergis 3.-TL. al, koysun bi vazonun içine, evde yemek yiyecekseniz atmosfer değişsin. masanın üstünde bi hoşluk yaratsın. hem kadınlar küçük şeylerle de mutlu olur valla bak...

-mum. ne var yani iki tane mum yakıp ışıkları söndürseniz. hafiften müzik çalsa.. erkeksin, futbol seviyosun falan tamam da, sen de insansın be kardeşim. Hiç mi ihtiyacın yok ilgiye sevgiye?

-Tango yap demiyoruz da, evde veya gittiğin bi yerde elinden tutup, sarılıp sağa sola sallanmak çok mu zor? Dansa kalkanı topuğundan vurmuyolar rahat ol.

-film. birlikte film izlemek güzeldir. filmdeki sahnelerden etkilenir insan. Acıya da sevince de aşka da ortak olur. Kendin beceremiyosun madem en azından yapabilenlerden sebeplen!

Tamam şimdilik bu kadar yeter.


2 yorum:

  1. Güzel drmişsin zira ben farklı bir tarafından dokanmak istiyorum.

    "Çocuk"

    Evet çocuk mutludur, neşelidir, güler, onu üzen şeyleri en kısa sürede unutur ve güler. O yüzden çocuk kalmak, çocukça yaşamak, çocukça düşünmek, en güzeli çocukça sevebilmek. Çocukluğunu kaybetmeyenler her zaman mutludur ;)

    YanıtlaSil
  2. Keyifle okudum... ibretlik tespitler kuran çarpsin :)

    YanıtlaSil